Vergi yasalarımızda, şirketleri ilgilendiren çok sayıda avantaj yer alıyor.
İngilizlerin “Her şey öğrenilmeden önce zordur” diye bir atasözü var. Bu sözde olduğu gibi, bazı şirketlerin yöneticileri, kendilerine tanınan avantajları bilmedikleri için bundan yararlanamıyor ve daha fazla vergi ödüyorlar.
GAYRİMENKUL VE İŞTİRAK HİSSESİ
1. Kurumlar Vergisi İstisnası:
Anonim ve limited şirketlerin, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın, yüzde 75’i kurumlar vergisinden müstesna.
Bu avantajdan yararlanabilmek için satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte “özel bir fon” hesabında tutulmalı. Ayrıca, satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi gerekiyor (KVK Md.5 (I)-e).
2. KDV İstisnası :
En az iki tam yıl süreyle kurumların aktifinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin, satışı KDV’den müstesna (KDV.K Md 17/4-r).
İştirak hissesi, bir anonim şirketin hissesi ise ve “hisse senedi” ya da “ilmühaber” bastırılmışsa, iki yıllık süre aranmaksızın, hisse senetlerinin veya ilmühaberlerin teslimi, KDV’den müstesna (KDV K Md.17/4-g).
YURTDIŞI KAZANCI
Anonim ve limited şirketlerin, yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri kazançlar;
1. Bu kazançların, doğduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az yüzde 15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması,
2. Yurt dışı kazançların, elde edildiği hesap dönemine ilişkin yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar, Türkiye’ye transfer edilmiş olması
koşuluyla, kurumlar vergisinden müstesna tutuluyor (KVK Md. 5-g).
YURTDIŞI İNŞAAT
Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan ve Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlar, tutarı ne olursa olsun, kurumlar vergisinden müstesna tutulur (KVK. Md.5-h).
AR-GE İNDİRİMİ
Kurumlar vergisi mükellefleri, işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri, sadece yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik, araştırma ve geliştirme (AR-GE) harcamaları tutarının tamamını gider kaydedebildiği gibi, aynı harcama tutarı kadar ikinci kez hesaplanacak AR-GE tutarını, beyannamede çıkan kazançtan indirebiliyorlar.
İŞTİRAK KAZANÇLARI İSTİSNASI
Bir kurumun, tam mükellef başka bir kurumun sermayesinde payı varsa, örneğin bir anonim ya da limited şirketin, başka bir anonim veya limited şirketin sermayesinde payı varsa, yani ortağıysa, bu pay nedeniyle elde ettiği kazanç, kurumlar vergisinden müstesna tutulur. Bu kazancın dağıtımı stopaja da tabi değil (KVK Md.5 (I)-a ve GVK Md.94/6-b).
BAĞIŞ VE YARDIMLAR
Anonim ve limited şirketlerin yıl içinde yaptıkları bağışlar, bu bağışın nereye yapıldığı ve mahiyetinin ne olduğuna bağlı olarak, kısmen veya tamamen kurum kazancından indirilebiliyor.
Şirketlerle ilgili vergi avantajları, yukarıda belirtilenlerle sınırlı değil. Diğerlerini de bir başka yazımızda ele alacağız.
Şükrü Kızılot / Hürriyet
Emeklide maaş farkını gideren İntibak Yasası, Meclis’ten 60 lira zamlı çıktı
Yapıan maaş artışı, Ocak 2013’deki rutin zamdan kaynaklanıyor.
TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün kabul edilen ve 2000 yılı öncesinde emekli olan 1.9 milyon emeklinin maaşlarında artış öngören İntibak Yasası, yürürlüğe girmeden zamlandı. Star gazetesinin haberine göre, tasarıda en yüksek artış 290 lira olarak belirlenen İntibak Yasası, Meclis’ten en yüksek artış 350 lira olarak geçti. 60 liraya ulaşan artışın, 2012 ve 2013 Ocak’ta yapılacak zamların dikkate alınmasından kaynaklandığı belirtildi.
ÜST SINIR 350 LİRAYA ÇIKIYOR
SGK, 1.9 milyon emeklinin maaşlarında artış getirecek olan intibak düzenlemesine ilişkin yaptığı hesaplamaları güncelledi. Buna göre, SGK daha önce, 2012’nin Ocak ayına baz alarak bir hesap yapmıştı. Bu hesaplamada, intibak ile yapılacak artışlarda üst sınır 290 lira olmuştu. Şimdi, 2012 yılında SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılacak zamlar da dikkate alınarak yeni bir hesaplama yapıldı. Bu hesaplamada ise daha önce 290 lira olarak belirlenen üst sınır 350 liraya yükseldi. Böylece, intibak, yürürlüğe girmeden 60 lira zamlanmış oldu. Söz konusu zam artışı, alt kademeden zam alacak olan emeklileri de etkileyecek. Fakat onların maaşlarında yapılacak artış 10-60 lira arasında gerçekleşecek. Yeni hesaplama ile intibaktan yararlanacak olan emeklilerin alacağı zam da değişti. Buna göre, 45 bin kişi 250 liranın üzerinde, 258 bin kişi 200 lira ile 250 lira arasında, 291 bin kişi 150 lira ile 200 lira arasında, 471 bin kişi de 100 lira ile 150 lira arasında zam alacak.
471 BİN EMEKLİYE 100-150 LİRA ZAM
Emekli sayısı Alacağı zam (¨)
207 bin 10-20
293 bin 20-50
340 bin 50-100
471 bin 100-150
291 bin 150-200
258 bin 200-250
45 bin 250 ve üzeri
Çalışan ya da işyeri açan emeklilerden yapılan prim kesintisine sınır getiriliyor. Düzenlemeyle 60 yaşın üzerindeki emeklilerin maaşından ise kesinti yapılmayacak.
Türkiye'de emekli olup çalışmaya devam eden 550 bin kişi bulunuyor. Hükümet, işyeri açan, ücretli çalışan emeklilerden yapılan prim kesintisine sınır getirilecek.
Emeklilerden 60 yaşı dolduranlardan ise kesinti yapılmaması öngörülüyor. Çalışma Bakanlığı, projenin maliyet hesabını çıkartıyor Sabah gazetesinin haberine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, devlete destek payı ödeyen emekli sayısının 550 bin olduğunu açıkladı. Çelik, emekli olduktan sonra işyeri açanların sayısının 226 bin 548, Bağ-Kur'lu olarak kesinti yapılanların 358 bin 795, Emekli Sandığı maaşlarından kesinti yapılanların 26 bin 81 kişi olduğunu söyledi. Bakan Çelik, yüzde 30 oranının dörtte birinin sigortalı, dörtte üçünün işveren hissesi olarak kesinti yapıldığını belirterek, vazife malullüğü aylığı alırken çalışmaya devam edenlere iş kazası, meslek hastalığı hükümleri uygulandığını hatırlatarak, "Bu kapsamda olanlardan sosyal güvenlik destek primi kesilmez. Vazife malullüğü aylığı bağlanıp da çalışmaya başlayarak hakkında da yazılı talepleri doğrultusunda işlem yapılır" dedi.
KESİNTİLER AZALACAK
Emekliler bir işyerinde çalışıyorsa destek primi kesintisi işveren tarafından ödeniyor. Ancak emekli kendine ait bir işyeri açtığında yüzde 15 oranındaki kesinti emeklinin maaşından yapılıyor. Çalışma Bakanı Çelik'in verdiği bilgiye göre, 2008 yılında yüzde 12, 2009'da yüzde 13, 2010'da yüzde 14 uygulanan destek priminin 2011 yılından itibaren yüzde 15 uygulandığını anımsattı. Birçok Avrupa ülkesinde, yaş şartı aranmadan emekli olduktan sonra işyeri açan, şirket ortağı olanlardan destek primi alınmıyor. Almanya, Finlandiya gibi ülkelerde emekli olduktan sonra çalışıp prim ödemeye devam edenlerin, emekli olduktan sonra çalışıp, prim ödemeye devam edenlerin emekli aylıkları da artıyor. Çalışma Bakanlığı destek primi ve emeklilik modelleri ile ilgili talepleri dikkate alarak kapsamlı bir çalışma yürütüyor.
Toplumumuzda filmlere konu olan bayramlarda, düğünlerde, taziye ziyaretlerinde özellikle kısa mesafeli yolcu taşımalarında kullanılan minibüsleri hatırlarız. Dilimiz alışmıştır minibüs kelimesine. Bundan sonra ya otomobil ya da otobüs olacak hayatımızda. Çünkü hükümet Torba Yasa ile minibüs kelimesini ortadan kaldırdı. Hazine Müsteşarlığı tarafından oluşturulup Türkiye Sigortalar Birliği emrine verilen Güvence Hesabı minibüsleri yolcu taşıma aracı olarak kabul etmekte ancak zorunlu trafik sigortasının dışındaki yolcu taşıma sigortaları konusunda sorumluluğunu kabul etmemekte idi. Zorunlu Trafik Sigortası dışında yolcu taşıma sigortalarını yaptırmaları gerekirken bu sigortaları bir çok minibüsün yaptırmadığı bilinmektedir. Bu sigortaların zorunlu olmadığı hakkında Güvence Hesabı’nın itirazları karşısında açılan davaları Güvence Hesabı’nın kaybetmesi üzerine hesap daha yüksek paralar ödemeye başlamıştır. Hazine Müsteşarlığı bu sigortaları zorunlu tutarak yaptırılmasını temin etmek yerine minibüs kavramını ortadan kaldırarak bu tazminatların önünü kesmeye çalışmakta. Hazine Müsteşarlığı kendine göre ustaca bir manevra yapmıştır. Torba Yasa’da bir değişiklik önerisinde bulunulmuş. 6495 nolu Torba Yasa’nın 12.07.2013 tarihinde yürürlüğe girmesiyle 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan tanımlar bölümünden minibüs tabiri kaldırılmıştır. Kanun; Bunun yerine hususi otomobillerin taşıyacağı yolcu kapasitesini 7’den 9’a çıkardı. Yani 9 kişiye kadar yolcu taşıyabilen araçlar hususi otomobil, 10 ve daha fazla yolcu taşıyan araçlar ise otobüs olarak adlandırıldı. Hazırlamış olduğu eksik ve hatalı genelgelerle kazazedelerin tazminatları üzerinde oynamak ve tüccar zihniyeti ile ne kadar az ödersem o kadar iyidir. Yaklaşımı sosyal devlet anlayışına zıt bir yaklaşımdır. Devlet vatandaşını korumakla görevlidir. Hele bu vatandaş kaza sonucu öksüz yetim kalmış gelirini kaybetmiş birisi ise daha hakkaniyetli davranmak gerekir. Bu arada Hazine Müsteşarlığı çıkarmış olduğu genelgelerle Güvence Hesabı Kurumu’nu da iş yapamaz hale getirip, hedef tahtasına koymuştur. Bir yandan Güvence Hesabı’nı adres gösterirken diğer yandan kurum içi hazırlamış olduğu yönergelerle bir çok tazminat talebinin ödemelerinin önüne geçmiştir.
Kıdem tazminatında korkutan senaryolar!
Bir yıllık çalışma karşılığında bir brüt ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatı sistemi değiştirilerek, fon sistemiyle yarım maaşa dönülmesi planlanıyor. Aradaki farkın ise fonda toplanan paranın getirisiyle kapatılacağı söyleniyordu. Ancak Ankara’da masaya yatırılan fon sistemi senaryolarında çalışanların kıdem tazminatı yüzde 60 oranında eriyor
Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı paket sonrası dikkatler yeniden kıdem tazminatına çevrildi. Daha önce işçi tarafı kıdem tazminatı konusunda yaşanacak en ufak bir hak kaybını genel grev nedeni olarak sayacağını açık açık ifade etmiş ve kıdem tazminatı fonu uygulamasını ancak hak kaybı olmaması halinde tartışabileceğini belirtmişti. Genel grev çalışma hayatının ahengini bozacak nitelikte çok büyük bir tehdit. Diğer yandan, işveren tarafı da şimdiki uygulamanın değişmesinin potansiyel sonuçları üzerinden değerlendirmelerde bulunarak kıdem tazminatı fonunu koşulsuz desteklemiyor. Çünkü işveren tarafının da kıdem tazminatı fonu konusunda tereddütleri var.
İşçi fon istemiyor
İşçi tarafı kıdem tazminatı konusundaki kırmızı çizgisini, her 1 yıllık kıdem karşılığı 1 aylık brüt ücret olarak belirlemiş durumda. Bunun altında bir kıdem tazminatını öngören herhangi bir yeniliği hiçbir şekilde tartışmayacağını ifade ediyor.
İşveren tarafının kıdem tazminatı fonu konusundaki en önemli itirazı, kıdem tazminatı fonuna her ay prim ödemek. Şu anki uygulamada kıdem tazminatı, işçinin kıdem tazminatını hak edecek şekilde işten ayrılması halinde ödeniyor. Ayrıca kıdem tazminatının taksitle ödenmesi de mümkün. Fon hayata geçtiğinde bütün işçiler için her ay fona prim ödenmesi gerekecek. Dolayısıyla işverenlerin maliyetleri artacak. Diğer yandan, işverenler kıdem tazminatı fonu hayata geçerse kıdem tazminatı tavanı kalkacağı için maliyetlerinin artacağından şikayet ediyor.
Şu an tazminatın üst sınırı 3.541 TL. Yani, işçinin ücreti brüt 5.000 TL olsa bile bir yıllık çalışması karşılığı eline geçebilecek kıdem tazminatı en fazla 3.541 TL olabiliyor. Fon hayata geçerse kıdem tazminatı tavanı uygulaması son bulacağı için işverenlerin maliyetinin daha da artması sözkonusu olacak.
Peki fon ne getiriyor?
Kıdem tazminatı fonu, her bir çalışan için bireysel olarak işleyen bir fon olacak. Yani, işveren çalıştırdığı her bir işçi için o işçinin adına açılmış fona her ay belirli bir oranda prim yatıracak. Bu primler, Emeklilik Gözetim Merkezi tarafından denetlenecek ve yönetilecek fonda birikecek. İşveren, Emeklilik Gözetim Merkezi aracılığıyla primlerin yönetileceği şirketi seçebilecek. Bu sayede, kıdem tazminatının biriktiği şirket aracılığıyla işçiler adına biriken tutarlar yatırıma yönlendirilebilecek.
1 yıla 1 maaş hayal olabilir
Tasarı Ankara’da planlanan şekliyle yasalaşırsa işçiler, işten ayrılma nedenleri ne olursa olsun emekli olduklarında kıdem tazminatlarını alabilecek. Şu anda işçilerin en fazla yüzde 10’u kıdem tazminatından yararlanabiliyor.
Yeni düzenlemeyle tüm çalışanların bu haktan yararlanacağı hesaplanıyor. Bununla birlikte 1 yıla 1 aylık maaş şeklinde ödenen kıdem tazminatında 1 yıla yarım maaş ödenmesi senaryosu ağırlık kazanıyor. Burada yaşanacak kaybın ise havuzda toplanan paranın nemasıyla kapatılacağı hesaplanıyor. Bu düşünülerek yapılan senaryolar ise bu hesabın mevcut ekonomik koşullarda pek de mümkün olmadığını ortaya koyuyor.
Ankara’da üzerinde çalışılan ve yazımızda da yer alan iki farklı senaryoya göre işçinin tazminat miktarı açısından kayıp yaşaması sözkonusu olacak. İşçi tarafının şiddetle karşı çıktığı nokta işte burası.
Peki avantajı ne?
Kıdem tazminatı fonu hayata geçerse işçilerin en önemli avantajı işten ayrılma nedenleri ne olursa olsun kıdem tazminatı hakkını kaybetmemeleri olacak. Yani, işinden ayrılan işçinin kıdem tazminatını kaybetme endişesi ortadan kalkacak. Ayrıca, işçi kıdem tazminatını alabilmek için işverenle de temas etmeyecek. Doğrudan fon yönetimindeki şirketle muhatap olacak işçinin bu nedenle yaşayacağı mağduriyet ortadan kalkmış olacak.
15 yıl 3.600 gün ile yarı yarıya tazminat
- Kıdem tazminatı fonu tasarısında yer alan hak kazanma koşullarına göre fonda biriken tazminatı ilk kez alacak kişiler 15 yıl ve 3.600 gün prim ödeme şartını doldurmaları halinde tazminatın yarısını alabilecekler.
- Konut edinecek kişilere de fon hesabında biriken tutarın yarısı ödenecek.
- Fondaki parasını ikinci ve sonraki seferlerde kullanmak isteyenler için bir önceki kullanımdan sonra 1.800 gün prim ödeme şartı aranacak.
- Emekli olan, 5 yıl süreyle fondaki hesabına prim yatırılmayan kişiler ise fondaki hesaplarında biriken tutarın tamamını alabilecek. İşçinin ölümü halinde geride kalanlar da fonda biriken paranın tamamını alabilecek.
- Kıdem tazminatını hak etmeyi sağlayacak belgeyi fonun biriktiği şirkete sunan iş
çinin tazminatı 15 gün içinde kendisine ödenecek. Bu sayede, bugünkü uygulamada işçilerin önemli sorunlarından bir tanesi de çözüme kavuşmuş olacak. Hâlihazırda işçiler kıdem tazminatlarını hak ettiklerinde işverenler bunu ödemekte yavaş davranıyorlar. Diğer yandan, işverenin iflası gibi durumlarda işçinin kıdem tazminatını alabilmesi çoğu kez mümkün olmuyor. Dolayısıyla, bu gibi durumlar yaşanmadan ödemenin yapılacak olması işçilerin lehine bir uygulama olacak.
İŞVEREN AVANTAJI
Kıdem fonuna yatır ‘işsizliği’ az öde
Kıdem tazminatı fonunun hayata geçmesi halinde işverenler için her ay düzenli olarak prim ödeme yükümlülüğü sözkonusu olacak. Fakat taslaktaki hüküm doğrultusunda işverenin ödeyeceği işsizlik sigortası fonu priminin azaltılması planlanıyor. İşverenin ödediği işsizlik sigortası priminin yüzde 1’den binde 6’ya çekilmesi öngörülüyor. Böylelikle işverenler açısından maliyet artışının kontrol altında tutulması hedefleniyor.
Kıdem tazminatının fona dönüşmesinde işverenler açısından en önemli dezavantaj, özellikle üst düzey çalışanları işyerinde tutmak olacak. Çünkü işçiler işten ayrılmaları halinde kıdem taz
minatlarını yakmayacakları için en düşük bir ücret artışı halinde bile işlerini değiştirmeyi düşünmeye başlayacaklar.
Çalışma barışına dikkat!
İşçi tarafı kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi konusundaki tavrını çok net bir şekilde ortaya koydu. İşveren tarafında ise henüz net bir görüş yok. Bazı işverenler zaten kıdem tazminatı ödemelerini çok sınırlı sayıda işçi için yaptığından ek bir maliyet çıkacağını düşünüyorlar. Bazıları ise ani bir maliyet kalemi olarak çıkacak bir tazminat yerine her ay belirli oranda prim ödemeyi daha makul buluyor. İşveren tarafı açısından konunun tıkandığı yer, çıkacak yeni maliyetin miktarı.
Bütün bu nedenler dolayısıyla kıdem tazminatı fonu konusunda sosyal tarafların mutabakatı sağlanmadan yeni bir adım atılmaması ve hak kaybı doğuracak bir düzenlemeye imza atılmaması gerekiyor. Aksi takdirde çalışma barışının kalıcı olarak bozulması sözkonusu olacaktır. Bununla birlikte, seçim öncesi çalışma hayatının çok kritik bir konusu olan kıdem tazminatına ilişkin bir adım atılmasının çok da mümkün olmadığını da söylemek gerekiyor.